• Hollanda Alevi Platformu ortak açıklaması

     

    -“Geçmişte Alevi düşmanı güçler tarafından Aleviliğe ve Aleviler yönelik asimilasyon ve yok etme çabalarına bugün daha tehlikeli olarak „Alevi“ maskesi altında ama Alevilikle alakası olmayan güçlerde katılmıştır. 1400 yıldır her türlü zorbalığa ve kırıma karşı dimdik ayakta durmasını başarmış olan Aleviler bu güçler tarafından içten fet edilerek yıkılmak istenmektedir”.

    -“Bu güçlere dur demek her Alevinin ve Alevi kuruluşun görevi olmalıdır” diye açıklama yapan, Hollanda’da biraraya gelen Alevi Kurum ve Kuruluşları Alevi hareketi içersindeki olumsuz gelişmelere karşı sert uyarılarda bulundular. “Hollanda Alevi Platformu ortak açıklama sonuç bildirgesi” aşağıda kamuoyun bilgisine saygıyla iletilir.

    Hollanda Alevi Platformu ortak açıklaması

    Hollanda Alevi kamuoyuna!

    Son bir kaç yıldır Alevi örgütlenmeleri içersine çöreklenmiş Alevilikle alakası olmayan bazı kesimler tarafından „Aleviliği yeniden tanımlama“ daha doğrusu saptırma girişimleri, Aleviliğin içini boşaltma, Alevileri bölme, karşı karşıya getirme faaliyetine dönüşerek devam etmektedir.

    Alevilik „Ali yolu’dur. Ehlibeyt’e bağlılıktır. „Ali’siz yol“, „Ben Ali yanlısı ve Ehlibeyt’e bağlı değilim“ demektir. Ali’ye ve Ehlibeyt’e bağlı olmayanlar Alevi değildir!
    Ali ve onun Ehlibeyti’ne bağlı olmayanların Alevi kurum ve kuruluşları içersinde olmaları bünyemizi kemiren kurtlar misalidir.
    Aleviler bu acı gerçekleri tarihin her döneminde yaşamıştır. Hz. Ali ile yola çıkan „Hariciler“ aynısını yapmadı mı? İmam Hüseyin’i Küfe’ye davet eden Küfeliler aynı ihanette bulunmadı mı? Ama ne Hz. Ali, ne de İmam Hüseyin „Yol“dan taviz vermediler. Günümüzde de Hz. Ali’ye ihanet eden ve bu sıfatlarıyla tarih sahnesinde yer alan „Hariciler“ gibi, „Alevilik İslam dışıdır“ diyenler, Ali ile Muavi’yi aynı kefeye koymaya çalışarak yola aynı ihaneti yapmaktalar.

    „Aleviler takiye yapmıştır, bizim ne Ali ile ne de İslam’la alakamız yok“, „Aleviler Sünni hegomanyası karşısında böyle davranıyorlardı“ gibi Muaviye ağzı ile konuşarak, Alevi tarihinin reddine gitmek, bir toplumu inancı ve değerleri konusunda şüpeye düşürmek, geleceği felaketlere teslim etmektir. Bizi karşı karşıya getirmek istedikleri süreçte bu dur! Ali ve onun Ehlibeyti’ne kuşku duymak, Alevilerin toplumsal birliğini yerle bir etmektir. Alevileri tarihsel mücadelesinde Sünniliğe tuş ettirmektir.

    Biz, günümüz „Haricileri“ ve „Küffeliler“ine inat, dün olduğu gibi bugünde bildiğimiz ve ikrar verdiğimiz Ehlibeyt yolundan ayrılmadan, Alevi toplumunun bedeller ödeyerek yaratmış olduğu toplumsal değerlerine sahip çıkarak yolumuza devam etmeliyiz.

    Aşağıda isimi bulunan dernekler ve Alevi kurumları olarak, artık bu yanlış gidişata son verebilmek, Alevi yol ve erkânına bağlı olarak toplumumuza daha sağlıklı hizmetler sunmak amacıyla bir araya gelmiş bulunmaktayız. Amacımız gerçekten Aleviliğe hizmet etmek isteyen dernek ve kurumların birliğini sağlayarak toplumumuza ve Aleviliğe hizmet etmektir.

    Bu noktaya nasıl gelindi?

    Alevi inancıyla alakası olmayan ve „ateist“ olduklarını da açıklamakta bir sakınca görmeyen (bu açıklama en son olarak AABF genel sekreteri tarafından ShowTV de yapılmıştır) ama buna rağmen Alevi kurumlarının başına çöreklenmiş bu kesim, ilk önceleri, „Alevilik bir yaşam biçimidir, inançla alakası yoktur“, „Alevilik bir felsefedir, kültürdür“ biçiminde Aleviliği saptırma girişimleri daha sonra hızını alamayarak, Aleviliği yeniden tanımlama adı altında „Ali’siz Alevilik“, „Alevilik İslam dışıdır“, „Alevilik ayrı bir dindir“ diyerek 1400 yıllık Alevi tarihi 1000 yıla indirilmek istenerek asıl amaç olarak Anadolu Alevilerinin Hz. Ali ve Ehlibeyt’le olan ilişkisi yok edilmeye çalışıldı.

    Aleviliği saptırma girişimleri bununlada kalmadı, bu saptırmalar Alevi değerlerine saldırma ve karalama biçimine dönüştürülerek devam ettirildi. Sünnilerin dahi cesaret edip söyleyemeyeceği, Ebu Sufyanları, Mervanları aratmayacak bir biçimde, yolumuzun ulusu, Alevi inacının temel direği Hz.Ali’ye „Katildir“ , „Araptır“, „Şeriatçıdır“, „Osmandan farkı yoktur“ şeklinde, Hz. Ali ile Muaviye’yi, Osman’ı bir tutan, aynılaştıran bir zihniyetle Alevi toplumunun zihnini bulandırmaya, tarihler boyu bedeller ödenerek yaratılmış olan toplumsal değerlere saldırarak devam etmektedir.

    Bugün bu saldırıları yapanlar ne Ebu Suudlar, ne Şehüllü İslamlar, nede yobazlar tarafından yapılmaktadır! Bugün bu saldırılar Aleviler tarafından bin bir cefayla, zorlukla kurulmuş olan federasyonlarımızın, derneklerimizin başına çöreklenmiş, Alevi inancıyla uzaktan yakından alakası olmayan, kendisine sözde „Alevi önderi“ sıfatını yakıştırmış kişiler tarafından yapılmaktdır. Bu saldırıların nerden ve kimler tarafında yapıldığı beyanatlarıyla açıkça ortada dır. Bu saldırılar maalesef inançsızlar tarafından işgale uğratılmış olan başta Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) olmak üzere, Hakder’in de içersinde yer aldığı Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) yöneticileri tarafından yapılmaktadır.

    Bu konuda bir kaç örnek vermek gerekirse;

    AABF ve AABK başkanı Turgut Öker: (Zaman Gazetesine yapmış olduğu açıklama)

    „Aleviliğin aslında Hz. Ali ile de alakası yoktur. Aleviler takiyye yapıyor. Sünni hegemonyasına karşı bu yola başvuruldu. Öyle olmasaydı Aleviler de Hz. Ali’nin yaptığını yapardı“ şeklinde konuştu. Turgut Öker bu yaklaşımın başında bulunduğu federasyonun ana çizgisi olduğunu da söyledi. Ancak Alevilerin yüzde 90’ının bu yaklaşımı kabul etmediğini de söyleyen Turgut Öker, „Diğer yüzde 10″luk kesim ise işi bilen kesim“ diye konuştu. Turgut Öker, artık başkasını kötüleyerek kendini ortaya koyma tavrının da bitmesi gerektiğini söyleyerek, „Aleviler de Yezid“e lanet okumaktan vazgeçmeli.“ dedi.

    Eski AABF Dedeler kurulu başkanı Hasan Kılavuz:

    „Benim Aleviliğimde İslam yok. Herkes, bildiği gibi özünü bozmadan yaşasın Aleviliği, ona göre tarif etsin. Arayın, tarayın İslam’ın içinde Aleviliği bulamazsınız“, „dedelik soydan gelmez“ „cemlerde bade ile şarap içilir““ozanlarımız takiye yaptılar ama şimdiki ozanlar daha Allah Muhammed Ali demiyorlar“

    Hakder başkanı Mahmut İnci (Hollanda Hümanitas gazetesi):

    „Alevilik bir inanç değil bir yaşam biçimidir“, „Alevitisme is ook eigenlijk geen geloof, het is eerder een wereldbeschouwing.“

    Hakder Yönetim Kurulu uyesi İsmail Can: (SuTV deyapmış olduğu açıklama)

    „Hollanda da Aleviliği İslam dışı olarak Hollanda hükümetine kabul ettirdik“

    Alevilerin birliğini parçalamaya yönelik bu düşüncelerin özünü „Alevilik İslam dışıdır“ düşüncesi oluşturdu. Bu düşünceleri savunan kesimlerin asıl varmak istedikleri hedef ve zaman zaman gündeme getirdikleri „Aleviler azınlıktır“ düşüncesi oldu. Bu duruma göre Aleviler azınlık olabilmesi için ilk önce „İslamiyet’in“ red edilmesi ve „Aleviliğin ayrı bir din“ olduğunun öne sürülmesi gerekmekteydi. Bu stratejiye göre ilk başta „Alevilik İslam dışıdır“ denildi. Arkasından „Aleviliğin Ali ile bir alakasının olmadığı“ gündeme getirildi. Sonra Hz. Ali’nin aslında Sünni ve Ömer’den farklı olmayan Şeriat’cı olduğu idda edildi.

    Bütün bunlar bazen kendi ağızlarından bazende bazı çevrelere yazdırılan ısmarlama yazılarda ve kitaplarda gündeme getirildi. Bu yazılar ve çıkartılan kitapların tanıtımı „Alevi“ isimli „örgütler“in dergilerinde ve internet sayfalarında yer aldı. Alevi kurumlarını ele geçirmiş olan „Örgüt“, bir canın dediği gibi, Alevilerin beynine kurşun sıkıyordu! Amaç; Alevilerin 1400 yılda oluşmuş olan toplumsal belleği ve hafızasını yok etmekti! Bunun için ilk hedef „İslam ve „Ali“ idi. Bu iki şey Alevilerin kafasında yok edildiği zaman Alevileri istediğiniz gibi bölme imkanı doğacaktı. Çünki bu değerler ortadan kaldırıldığında geriye sadece Türklük, Kürtlük, sağcılık, solculuk kalacaktı.

    Hakder Hz. Ali’ye katil diyenlerle kol kola.

    Hakder surecte bir taraftan kendisine bağlı olan derneklere „Biz her türlü görüşe saygılıyız“, „Bu düşünceler Alevilik için zenginliktir“ derken diğer taraftan bu düşünceleri savunan ve dile getiren „örgütler“le ilişkilerini sürdürdü. Bu düşünceleri savunanları gecelerine çağrıp konuşturdu. Onların toplantılarına ev sahipliği yaptı. Bu örgütlerle „Alevilik ayrı bir dindir“ diyen imza kampanyalarına katıldı. Alevilik İslam dışıdır görüşü Hakder’in de bağlı olduğu Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu AABK toplantılarında konuşulup karar vardırıldı.

    Hakder, bağlı olduğu konfederasyonun yöneticileri tarafından dile getirilen, „Alevilik İslam dışıdır“, „Aleviler azınlıktır“, Hz. Ali katildir, şeriatcıdır“, „Muhammed’in damadı Ali bizim Ali değildir“, „Ali Sünni“dir. Ömer’den bir farkı yoktur“ gibi ileri sürülen düşüncelerden hiç rahatsız olmadı. Bu düşünceleri kınamak için bir tek açıklama yapmadı. Bu düşüncelere karşı çıkanlara karşı tavır alarak „bölücüler“ diyerek hedef gösterdi. Hakder tüzüğünü bir tek „Ali“ ismi geçmeyecek şekilde yeniden düzenledi- değiştirdi. İnançla alakası olmayan bir federasyon konumuna geldi. Buna „Başka türlü para alamıyoruz“ kılıfını uydurdu. Ama diğer taraftan para alabilmek için Hollanda Bakanlığına „Müslüman“ bir kuruluş olduğunu teyit etti. İslam’cı kuruluşlarla aynı örgütlerde yer aldı. Bütün bunları ve bu kıvraklığı „profosyönel yöneticiliğin“ yararları olarak anlattı.

    Hakder hiçbir zaman birlikten yana olmadı!

    Hakder’in bugüne kadar Hollanda da yaşanan bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak, Hollanda da Alevilerin birliğini sağlamak dogrultusunda hiçbir çabası ve girişimi olmamıştır. Bugüne kadar yapılan birlik çağrıları ve toplantılar Hakder’in dışında yer alan dernek ve Alevi kuruluşları tarafından yapılmış ve gerçekleşmiştir. Fakat yapılan bütün bu çağrı ve toplantılar Hakder’li yöneticilerin olumsuz tavırları yüzünden bir sonuca vardırılamamıştır. Hakder Hollanda da Alevi kurumlarının birliğini sağlamak ve bütün bu sapmalara karşı durmak yerine AABF’nin bir şubesi gibi hareket etmeyi tercih etmiştir.

    „Yol cümleden uludur“

    Karşıtlığımız kurum olarak Hakder’e değil, Hakder’li yöneticilerin izlemiş olduğu politikalaradır!

    „Yol cümleden uludur“, Alevi ulu pirleri ve yol öndeleri tarafından boşuna söylememiştir. Gün gelir yoldan sapan dostlarınızla „Yol“ arasında tercih yapmakla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bugün bizim konumumuz bu noktadadır. Gönül mü kalacak Yol’mu kalacak!

    Aleviler olarak eğer verdiğimiz „ikrar“a sahip kalacaksak, „Yol kalmasın“ diyenlerden olmalıyız.

    Hakder Alevi İslam ve Ali sevgisi temelinde kurulmuş olan bir kurumdur. Bugün Hakder bünyesinde yer alan derneklerimiz Hakder’in bu amaçlardan sapmasına müsade etmemelidir Hakder’e bağlı olan derneklerimiz Hakder’in şu ana kadar izlemiş olduğu politikaları gözden geçirmelidirler. Hakder’i tekrar Alevilik yoluna hizmet eden bir kurum haline dönüştürmek bu derneklerimizin görevi olmalıdır.

    Gerçekten Aleviliğe hizmet eden ve Alevilerin birliğinin ifadesi olacak bir Hakder hepimizin özlemidir.

    Bizler, Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu AABF’nin izlediği Aleviliği saptırma ve Alevileri bölme politikaları yakından takip ediyoruz. Bu faaliyetler Alevi faaliyeti değildir. AABF’nin izlemiş olduğu politikalar geçmişte yarım bırakılan Alevileri bölme faaliyetinin yeniden gündeme gelişidir. AABF bu faaliyetleriyle pusulasını şaşırıp yoldan sapmıştır. Hz. Ali ve Ehlibeyt yolundan ve onun Hak terazisinden KUŞKU DUYAN bir kurum haline gelmiştir. Hakder’e bağlı olan derneklerimiz AABF’nin bir şubesi gibi faaliyet gösteren Hakder yönetimini izaya getirerek AABF ve AABK ile olan tüm ilişklere son vermelidir.

    Hakder Alevilerin bölünmesine hizmet eden, Alevi inancının temellerini sarsan bu felaketlerin yanında değil, karşısında olmalıdır. Umarız bu uyarılarımız Hakder’e bağlı dernekler tarafından dikkate alınır ve yakın bir zamanda yapılacak olan Hakder genel kurulunda Ehlibeyt yoluna bağlı bir Hakder yönetimi ortaya çıkar ve bu sorunların aşılmasına yardımcı olurlar.

    Hollanda Alevi Platformuna neden ihtiyaç duyulmuştur?

    Geçmişte Alevi düşmanı güçler tarafından Aleviliğe ve Aleviler yönelik asimilasyon ve yok etme çabalarına bugün daha tehlikeli olarak „Alevi“ maskesi altında ama Alevilikle alakası olmayan güçlerde katılmıştır. 1400 yıldır her türlü zorbalığa ve kırıma karşı dimdik ayakta durmasını başarmış olan Aleviler bu güçler tarafından içten fet edilerek yıkılmak istenmektedir.

    Bu güçlere dur demek her Alevinin ve Alevi kuruluşun görevi olmalıdır.

    Bugün „kuralsızlık“mış gibi gösterilmeye çalışılan Aleviliğin temel kuralı „Teberra ve Tevella“dır. Bunun anlamı „Ehlibeyt’i sevenlere dost, sevmeyenlere düşman olacaksın“dır. Bu anlamda kendilerini Ehlibeyt bendesi olarak görmeyenleri, Hz. Ali ile alakamız yok diyenleri Alevi saymamaktayız. Ve bu şekilde düşünenlerle hiçbir şekilde birlik olunamayacağı düşüncesindeyiz.

    Bu nedenle aşağıda ismi bulunan dernek ve Alevi kurumları olarak Alevi inanç değerlerinden hiçbir şekilde ödün vermeden „Hak Muhammed Ali“ yolunda hizmet vermek ve Aleviliği daha sağlıklı bir şekilde yarınlara taşımak amacıyla „Hollanda Alevi Platformu“ adı altında bir araya gelmiş bulunmaktayız.

    Hollanda Alevi Platformu her hangi bir güce dayanarak kurulmuş olan bir Platforum değildir. Platforma üye olan dernek ve kurumlar eşit düzeyde temsil ve söz hakkına sahiptir.

    Holllanda Aleví Platformu:

    Zaandam Alevi Bektaşi Kültür tanıtma Derneği
    Dortrecht Alevi Kültür Derneği
    Haarlem Ehlibeyt Derneği
    Alkmaar Alevi Kültür Derneği
    Hollanda Alevi Dedeler Divanı
    Avrupa Alevi Akademisi
    Hollanda Ulu Divan Vakfı