Ehli Beyti sevmek

Efendimiz ve Peygamberimiz Hz. Muhammed, Allah’ın duası ve selamı ona ve tertemiz Ehli Beytine olsun, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in ellerinden tutarak etrafındaki ashabına hitaben şöyle buyurdu:

 

“ Her kim bu ikisini, babalarını ve annelerini severse, kıyamet gününde benimle beraber bulunduğum derecede olacaktır.” (1*)

 

Hz. Muhammed (s.a.a.s.), Ehli Beytini sevmemizi ve saymamızı defalarca vasiyet etmiştir. Bu hadisinde ise, Ehli Beyte karşı göstereceğimiz samimi sevginin karşılığında, kıyamet günündeki en yüce makamı vadetmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a.s.), Ehli Beytini samimi bir şekilde sevecek kişilerin, makam-ı Mahmut’ta onunla beraber olacaklarını söz vermiştir. Makam-ı Mahmut yüce bir mekândır, yüce bir derecedir. Çünkü bu derece, yücelerin yücesi Allah’ın verdiği yüce bir makamdır. Şanı yüce Allah şöyle buyurdu:

 

“Umulur ki Rabbin, seni Makam-ı Mahmûd’a (yüce, övgü dolu bir makama) sâhip kılar.” (İsra suresi: 17)

 

Bu makamda ancak Hz. Muhammed (s.a.a.s.), onun Ehli Beyti ve onlara samimi bir şekilde bağlanan kişiler olacaktır. Bu makama varacak olan Ehli Beyt muhiplerine ne mutlu. Yücelerin bulunduğu o yüce makamda onlarla beraber olmak ne güzeldir.

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’i (s.a.a.s.) sevmek, ona itaat etmektir. Peygamber efendimizi sevmek, onun Ehli Beytini sevmektir. Ehli Beyti sevmek, onlara itaat etmektir. Ehli Beyte karşı samimi sevgi ve itaat sahibi olabilmek için, onların öğrettikleri din bilgisine, güzel edep ve ahlaka sahip olmak gerekir.

 

Peygamber efendimiz, Ehli Beytine karşı sevgi ve saygıda kusur edileceğini bilerek bu vasiyeti dile getirmiştir. Bu vasiyet, peygamber efendimizin akrabalık hissinden kaynaklanmamış, Ehli Beytinin ümmeti için bir kurtuluş yolu olduğu gerçeğine ve bilgisine dayanmaktadır. İnsanlar ancak sevdiklerine itaat ederler. İşte bu itaatin oluşabilmesini sağlamak amacıyla, Müslümanların Ehli Beytine karşı bu sevgiyi samimi algılamalarını hedeflemiştir. Bu vasiyetin Müslümanlar tarafından kabullenmesi için de, ona vaat edilen en yüce makam ve derecede beraber olma garantisini ve müjdesini vermiştir. Ehli Beyti sevmek ve onlara itaat etmek, hem dünya hayatımızda ve hem ahirette yücelik ve esenliği getirecektir. Şanı yüce Mevla’mız Allah, hepimizi Ehli Beytin sevgisi ve itaati üzere, birlik ve beraberlik içinde kılsın.       

 

 

(1*)

Alevi kaynaklar bu konuda ittifak içindedir.

Sünni kaynaklar:

  1. Ahmed bin Hanbel (Hanbeli mezhebinin imamı), vefatı      241 hicri, “Musned” kitabında, c: 1, s: 77
  2. Ebu İsa Muhammed bin İsa el-Tırmizi, vefatı 279      hicri, “Sunen” kitabında, c: 5, s: 305
  3. Muhammed bin Ahmed el-Duvlâbi, vefatı 310 hicri,      “Zurriyet el-Tahira” kitabında, s: 167
  4. Hafız Ebil-Kasem Suleyman bin Ahmed el-Tabarani,      vefatı 360 hicri, “El-Mu’cem el-Kebir” kitabında, c: 3, s: 50; “El-Mu’cem      el-Sağiyr” kitabında, c: 2, s: 70
  5. Ebu Muhammed Abdullah Muhammed bin Cafar bin Hayyan      Ebil-Şeyh el-Ansari, vefatı 369 hicri, “Tabakât el-Muhaddisiyn fi İsbahan”      kitabında, c: 4, s: 81
  6. Ebu Nu’aym Ahmed bin Abdullah el-İsfahani, vefatı      430 hicri, “Zikru ahbar İsbahan” kitabında, c: 1, s: 192
  7. Ahmed bin Ali bin Sabit Ebu Bekr el-Hatib      el-Bağdadi, vefatı 463 hicri, “Tarih Bağdad” kitabında, c: 13, s: 289
  8. Kadı Ebil Fadıl ‘İyâd, vefatı 545 hicri, “El-Şefâ bi      ta’rif hukuk el-Mustafa” kitabında, c: 2, s: 20
  9. El-Muvaffak bin Ahmed Ebul-Mueyyed el-Havarezmi,      vefatı 568 hicri, “Maktel el-Huseyn” kitabında, s: 67; “Manâkib”      kitabında, s: 138
  10. Hafız İbin ‘Asakir Ebi Kasem Ali bin Hasan bin      Hibetullah bin Abdullah el-Şafii, vefatı 571 hicri, “Tarih medinet Dimaşk”      kitabında, c: 13, s: 196
  11. Ebul-Hasan Ali bin Muhammed İbin Esir, vefatı 630      hicri, “Usud’ul-Ğâbe” kitabında, c: 4, s: 29
  12. Muhibbuddin Ahmed bin Abdullah el-Tabari, vefatı 694      hicri, “Zahair’ul-‘Ukba” kitabında, s: 91, 123
  13. Cemaluddin Ebil-Haccâc Yusuf el-Meziy, vefatı 742      hicri, “Tehziyb’ul-Kemâl” kitabında, c: 6, s: 228
  14. Şemsuddin Muhammed bin Ahmed bin ‘Usman el-Zehebi,      vefatı 748 hicri, “Siyeru A’lâm el-Nubala” kitabında, c: 12, s: 135;      “Tarih el-İslam” kitabında, c: 5, s: 95
  15. Cemaluddin Muhammed bin Yusuf bin Hasan bin Muhammed      el-Zarandi el-Hanefi, vefatı 750 hicri, “Nazmu durer el-Samtayn”      kitabında, s: 210
  16. Salahaddin El-Safdiy, vefatı 764 hicri, “El-Vâfi      bil-Vafiyât” kitabında, c: 27, s: 48
  17. Şihabuddin Ahmed bin Ali bin Muhammed İbin Hacer      el-‘Askalani, vefatı 852 hicri, “Tehziyb el-Tehziyb” kitabında, c: 2, s:      258; c: 10, s: 384
  18. Şemsuddin Ebil-Berakat Muhammed bin Ahmed el-Dimaşki      el-Ba’uni l-Şafii, vefatı 871 hicri, “Cevahir el-Matalib fi el-menakibi      Ali bin Ebi Talib” kitabında, c: 1, s: 247
  19. Şihabuddin Ahmed bin Muhammed bin Ali el-Heytemi,      vefatı 926 hicri, “Sava’ik-ul Muhrika” kitabında, s: 152-153
  20. Muhammed bin Yusuf el-Salihi el-Şami, vefatı 942      hicri, “Subul el-Huda vel-Reşâd” kitabında, c: 11, s: 57-58
  21. Muttaki Ali bin Husameddin el-Kureyşi el-Hindi,      vefatı hicri 977, “Kenz’ul-‘Ummâl” kitabında, c: 12, s: 97, 103; c: 13, s:      639
  22. Suleyman bin İbrahim el-Kunduzi el-Hanefi, vefatı      1294 hicri, “Yenabi’ul-Mevedde” kitabında, c: 2, s: 179