Ehli Beytin önüne geçen yok olur

Ashaptan Zeyd bin Sabit dedi ki: Hz. Muhammed’in (s.a.a.s.) şöyle buyurduğunu duydum:

“Ehli Beytimin peşinden gidiniz ve sakın onların önüne geçmeyiniz, aksi takdirde yok olursunuz (helak olursunuz)! Onlara bir şey öğretmeye de kalkışmayınız çünkü onlar sizden daha bilgilidirler!”

Bilginin önemine defalarca değindik. Her alanda bilgi ve bilginlerin önemi tartışılmazdır. Özellikle şanı yüce Allah’ın dini İslam’da, bilgi ve bu bilgi sahiplerinin önemi tartışılmazdır. Nitekim insanları öğretecek ve eğitecek kişilerin bilgiye sahip olmaları gerekmektedir. Bu bilginler elbette toplumun seçkinleridir.  Şanı yüce Allah, Kuran’ı Kerim’de bu hususla ilgili insanlara açıklama getirmiştir:

“Kendilerine güvenlik (barış) veya korku (savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız.” (Nisa suresi: 83)

Ayeti kerime, peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.a.s.) etrafında yaşayanların aynı bilgiye ve yeteneğe sahip olmadıklarını beyan etmektedir. Ayeti kerimede ifade edilen “yetki sahibi kimseler” ve “değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanlar” bunun kanıtıdır. Ayeti kerimenin sonunda geçen “pek azınız hariç” ifadesi de, peygamber efendimizin etrafında yaşayan Müslümanlardan ancak pek azının şeytana uymayan bir yapıya sahip olduğunu vurgulamaktadır. Ayeti kerimenin beyanına göre, çoğunluk şeytana uymaya elverişliydi. Peygamber efendimiz ümmetinin bu yapısını bildiği için, ümmetini başıboş bırakmamış ve onlara doğru yolu gösterecek ve eğitecek Ehli Beytini rehber olarak vasiyet etmiştir.      

 

 

Kaynaklar

Sünni kaynaklar

  1. Hafız Ebil-Kasem Suleyman bin Ahmed el-Tabarani,      vefatı 360 hicri, “El-Mu’cem el-Kebir” kitabında, c: 3, s: 66
  2. Ali bin Ebi Bekr bin Suleyman el-Heysemi, vefatı 807      hicri, “Mecma’uz-Zevaid” kitabında, c: 9, s: 164
  3. Celaluddin Abdurrahman bin Kemaluddin el-Mısri      el-Suyuti, vefatı 911 hicri, “Durr’ul-Mensur” kitabında, c: 2, s: 60
  4. Nuruddin Ali bin Abdullah bin Ahmed el-Semhudi,      vefatı 911 hicri, “Cevahir’ul-‘İkdeyn” kitabında, c: 2, s: 167-168
  5. Şihabuddin Ahmed bin Muhammed bin Ali el-Heytemi,      vefatı 926 hicri, “Sava’ik el-Muhrika” kitabında, s: 136
  6. Muttaki Ali bin Husameddin el-Kureyşi el-Hindi,      vefatı hicri 977, “Kenz’ul-‘Ummâl” kitabında, c: 1, s: 186
  7. Suleyman bin İbrahim el-Kunduzi el-Hanefi      el-Nakşibendi, vefatı 1294 hicri, “Yenabi’ul-Mevedde” kitabında, c: 2, s:      438