Peygamber efendimiz Hz. Muhammed, Allah’ın duası ve selamı ona ve tertemiz Ehli Beytine olsun, buyurdu ki:
“Her kim Âl-i Muhammed’in (Ehli Beytin) sevgisi üzere vefat ederse, şehit olarak ölmüştür. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, bağışlanmış olarak ölür. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, tövbe etmiş olarak ölür. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, imanı tamamlanmış bir mümin olarak ölür. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, ölüm melekleri Münker ve Nekir onu cennet ile müjdeleyecektir. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, gelinin kocasının evine geçtiği gibi cennete girecektir. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, mezarından cennete ona bir kapı açılır. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, Allah mezarını rahmanın meleklerine ziyaretgâh kılar. Her kim Âl-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse, sünnete uyan topluluktan olur. Her kim Âl-i Muhammed’i sevmeden vefat ederse, kıyamet gününde gözlerinin arasında: Allah’ın rahmetinden uzaktır, yazılı olarak gelir. Her kim Âl-i Muhammed’i sevmeden vefat ederse, kâfir olarak ölür. Her kim Âl-i Muhammed’i sevmeden vefat ederse, cennetin kokusunu alamayacaktır.” (1*)
Bir kişiyi veya bir şeyi sevebilmek için, o kişiyi veya o şeyi iyi bilmek gerekir. Bilmediğimiz bir kişiyi veya şeyi sevmemiz mümkün değildir. Nitekim bilmediğimiz bir varlığı düşünmeyiz. Düşüncemizde var olmayanı sevmemiz mümkün değildir. Bilmediğimiz ve düşüncemizde yeri olmayan Ehli Beyti nasıl sevebiliriz?
Bilinmeyen Allah, bilinmeyen peygamber ve bilinmeyen Ehli Beyt düşünülemez ve sevilemez. Bilmenin ve bundan oluşan düşüncenin, her insanda aynı olmadığını biliyoruz. Önemli olan her şeyi hakkıyla bilmektir. Nitekim her insan bilebildiği kadar düşünebilir ve sevebilir. Hakkıyla bilgi sahibi olanlar, bu bildiklerini daha iyi düşünebilir ve daha iyi yaşayabilir (sevebilir). Ehli Beyti hakkıyla bilmek, onları hakkıyla sevmeye imkân verir. Şanı yüce Allah’ı hakkıyla bilmek, onun ismi “Allah’ı” bilmekten ibaret değildir. Peygamber efendimizi hakkıyla bilmek, onun ismini bilmekten ibaret değildir. Ehli Beyti hakkıyla bilmek te onların isimlerini bilmekten ibaret değildir. Şanı yüce Allah’ı, kendisini bize tanıttığı gibi bilmek, peygamber efendimizi kendisini bize tanıttığı gibi bilmek ve peygamber efendimizin Ehli Beytini bize tanıttığı gibi bilmek, onları hakkıyla bilmektir.
İçinde yaşadığımız varlık âleminin en yüce değeri sevgidir. Sevginin olmadığı bir yerde, hiçbir şey yok demektir. Sevgisiz yapılan her şey noksandır ve istenilen, hedeflenen olumlu sonuca ulaştırmaz. Sonuçların değerini belirleyen en güçlü etken sevgidir.
Sevginin olduğu yerde saygı da vardır. Sevgi, saygıyı beraberinde getirir. Anne ve babaya duyulan sevgi, onlara duyulması gereken saygıyı da beraberinde getirir. Büyüklerimize karşı duyduğumuz samimi sevgi, onlara duymamız gereken saygıyı da beraberinde getirir. Şanı yüce Allah’a karşı duyduğumuz sevgi, ona karşı duymamız gereken saygıyı da beraberinde getirir. Peygamber efendimize karşı duyduğumuz sevgi, ona karşı duymamız gereken saygıyı da beraberinde getirir. Ehli Beyte karşı duyduğumuz sevgi, onlara karşı duymamız gereken saygıyı da beraberinde getirir. Bu sevgi ve saygının dindeki anlamı, Allah’a, peygamberine ve Ehli Beyte uymaktır, onlara itaattir. Dini onlardan öğrenmektir. Onların yolu üzerinde yaşamak ve ölmektir. İşte dosdoğru İslam dini budur. Şanı yüce Allah bu konuda şöyle buyurmuştur:
“(Ey Muhammed!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân suresi: 31)
Esas meselemiz, Ehli Beyti hakkıyla bilmek, sevmek ve saymaktır. Bununla da şanı yüce Allah’a ve peygamberine gereken itaati göstermektir. Ehli Beyti hakkıyla seven, peygamber efendimize hakkıyla uymuş ve Allah’ı sevmiş olur. Ehli Beyti hakkıyla sevenler ve Peygamber efendimize hakkıyla uyanlar, şüphesiz olarak şanı yüce Allah’ın sevgisini kazanmış olurlar. Bundan daha yüce bir değer yoktur.
(1*)
Alevi kaynaklar bu konuda ittifak içindedir.
Sünni kaynaklar: