Hz. Muhammed buyurdu ki
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed, Allah’ın duası ve selamı ona ve tertemiz Ehli Beytine olsun, buyurdu ki:
“Âl-i Muhammed’i (Ehli Beytimi) başın gövdedeki yeri gibi ve gözlerin baştaki yeri gibi kendinize edinin. Gövde ancak baş ile hidayet bulur ve baş ta ancak gözler ile hidayeti bulur.”
Peygamber efendimizin bu hadisindeki maneviyatı hakkıyla anlamak ve kabullenmek her Müslümana müyesser olmaz. Bu ifadenin doğruluğunu Müslümanların çoğunluk olarak Ehli Beyte karşı besledikleri bilgisizlik ve yabancılık kanıtlamaktadır.
Şayet Ehli Beyti bir eve benzetirsek, peygamber efendimiz bu evin bütün özelliğini Müslümanlara açıklamıştır. Peygamber efendimiz bu eve (Ehli Beytine) götüren yolu, bu evin kapısını ve bu evin içindeki güzellikleri apaçık beyan buyurmuştur. Ama bu kutsal evin ne yolunu ne de kapısını bilmeyenlere (bilemeyenlere), yukarıdaki hadisi şerifin hangi özelliğini ve hakikatini açabiliriz?
Güneşin güneş olduğu, tarif edilmeye muhtaç değildir. Güneşin aydınlığını bilmekten ve kabullenmekten aciz olanlara mumların aydınlığını tarif etmek ne yarar?
Güneşin aydınlığı altında zifirî karanlığa gömülmüş bir insana aydınlığı anlatmak zordur.
Ehli Beyt efendilerimiz, hakkı ve hakikati gören ve bilen müminlerin gözüdür, Ehli Beyt efendilerimiz her şeyin üstünde duran müminlerin başıdır, Ehli Beyt efendilerimiz her şeyi en iyi bilen ve düşünen müminlerin aklıdır.
Sünni kaynaklar:
- Hafız Ebil-Kasem Suleyman bin Ahmed el-Tabarani, vefatı 360 hicri, “El-Mu’cem el-Kebir” kitabında, c: 3, s: 47
- Hafız Ebi Bekr Ahmed bin Musa bin Merduveyh el-İsfahani, vefatı 410 hicri, “Menakib Ali bin Ebi Talib” kitabında, s: 214-215
- Ebu Nu’aym Ahmed bin Abdullah el-İsfahani, vefatı 430 hicri, “Zikru Ahbâr İsbahân” kitabında, c: 1, s: 44
- Ebi Bekr Ahmed bin Ali el-Hatib el-Bağdadi, vefatı 463 hicri, “Tarih Bağdad” kitabında, c: 7, s: 12, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Ebul-Hasan Ali bin Muhammed el-Culabiyyu bin Mağazili el-Şafii, vefatı 483 hicri, “El-Menakib Ali bin Ebi Talib” kitabında, s: 92, 135-136
- Yahya bin el-Muvaffak el-Şeceriy, vefatı 499 hicri, “El-Amâli” kitabında, c: 1, s: 270 (Mısır baskısı)
- Ebu Şuca’ Şiyruveyh bin Şehridâr el-Hamadani el-Deylemi, vefatı 509 hicri, “Firdevs’ul-Ahbâr” kitabında, c: 3, s: 62, 89, değişik kelimelerle ve kısa olarak aktarmış.
- El-Muvaffak bin Ahmed Ebul-Mueyyed el-Havarezmi, vefatı 568 hicri, “Maktel el-Huseyn” kitabında, s: 111; “Manakib” kitabında, s: 144, değişik kelimelere ve kısa olarak aktarmış.
- Hafız İbin ‘Asakir Ebi Kasem Ali bin Hasan bin Hibetullah bin Abdullah el-Şafii, vefatı 571 hicri, “Tarih medinet Dimaşk” kitabında, c: 42, s: 344, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Muhibbuddin Ahmed bin Abdullah el-Tabari, vefatı 694 hicri, “Zahair’ul-‘Ukba” kitabında, s: 63, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Seyyid Ali Şihabuddin bin Şihab el-Hamadani, vefatı 786 hicri, “Meveddet’ul-Kurba” kitabında, s: 24, değişik kelimelerle ve kısa olarak aktarmış.
- Ali bin Ebi Bekr bin Suleyman el-Heysemi, vefatı 807 hicri, “Mecma’uz-Zevaid” kitabında, c: 9, s: 172
- Ali bin Muhammed bin Ahmed el-Maliki el-Mekki İbin Sabbâğ, vefatı 855 hicri, “Fusul el-Muhimme” kitabında, c: 1, s: 142
- Şemsuddin Ebil-Berakat Muhammed bin Ahmed el-Dimaşki el-Ba’uni l-Şafii, vefatı 871 hicri, “Cevahir el-Matalib fi el-menakibi Ali bin Ebi Talib” kitabında, c: 1, s: 58, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Celaluddin Abdurrahman bin Kemaluddin el-Mısri el-Suyuti, vefatı 911 hicri, “Cami’ul-Sağiyr” kitabında, c: 2, s: 177, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Muhammed bin Yusuf el-Salihi el-Şami, vefatı 942 hicri, “Subul el-Huda vel-Reşâd” kitabında, c: 11, s: 297, değişik kelimelerle ve kısa olarak aktarmış.
- Muttaki Ali bin Husameddin el-Kureyşi el-Hindi, vefatı hicri 977, “Kenz’ul-‘Ummâl” kitabında, c: 11, s: 603, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Zeynuddin Abdurrauf bin Tacul-Arifin el-Munavi, vefatı 1031 hicri, “Faydul-Kadir” kitabında, c: 4, s: 471, değişik kelimelerle ve kısa aktarmış.
- Ebu ‘İrfân Muhammed bin Ali el-Sabbân, “İs’âf el-Râğibiyn” kitabında, s: 114
- Suleyman bin İbrahim el-Kunduzi el-Hanefi, vefatı 1294 hicri, “Yenabi’ul-Mevedde” kitabında, c: 2, s: 77, 97, değişik kelimelerle ve kısa olarak aktarmış.
- Ebi Bekr bin Abdurrahman el-Hadrami el-Şafii, “Reşfât el-Sâdiy” kitabında, s: 91 (Mısır baskısı)