Hz. Muhammed buyurdu ki

İmamı Ali efendimizin vasıtasıyla aktarılan hadisi şerifte, peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.s.) buyurdu ki:

“Muhammed (s.a.a.s) ve Ehli Beytine salavat getirilmeden edilen dua kabul olmaz.” (1*)

 

Ehli Beyte, yani imamı Ali efendimize, hazreti Fatıma’ya, imamı Hasan efendimize ve imamı Hüseyin efendimize salavat getirilmeden edilen duaların, şanı yüce Allah tarafından kabul görmeyeceklerini, O’nun huzuruna varmaktan mahcup olduklarını, Peygamber efendimiz (s.a.a.s.) birçok hadisinde değişik kelimelerle beyan buyurmuştur.

Bu sebeptendir ki, Ehli Beyt’e salavat getirmek namazda da farz kılınmıştır. Ehli Beyt’e salavat getirmeden yapılan namazların geçerli olmadıklarını beyan eden çok sayıda beyanlar da mevcuttur.

İşte bu yüce makam Ehli Beyt’e kâfidir. Kulların şanı yüce Allah’a yönlendiği en yüce makamda Ehli Beyt’in anılması, onların yüce kadrini ve makamını göstermeye yeterlidir.

Âl-i Muhammed (s.a.a.s.), peygamber efendimizin Ehli Beyti, şanı yüce Allah’ın yolu ve kapısıdır. Şanı yüce Allah, bu yoldan ve bu kapıdan ona varılmasını istemiştir. Şanı yüce Allah Kuran’ı Kerim’de şöyle buyurmuş:

“İyilik, evlere arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah’a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. Evlere kapılarından girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (Bakara suresi: 189)

 

 

KAYNAKLAR  

Alevi kaynaklar bu konuda ittifak içindedir

Sünni kaynaklar:

(1*)

  1. Hafız Ebil-Kasem Suleyman bin Ahmed el-Tabarani,      vefatı 360 hicri, “El-Mu’cem el-Evsat” kitabında, c: 1, s: 220
  2. Kadı ‘İyâd bin Musa el-Sebtiy, vefatı 544 hicri,      “El-Şifâ” kitabında, c: 2, s: 2, s: 65
  3. Ali bin Ebi Bekr bin Suleyman el-Heysemi, vefatı 807      hicri, “Mecma’uz-Zevaid” kitabında, c: 10, s: 160
  4. Takiyuddin Ahmed bin Ali bin Abdulkadir el-Makriyzi,      vefatı 845 hicri, “İmta el-Esma” kitabında, c: 11, s: 54
  5. Celaluddin Abdurrahman bin Kemaluddin el-Mısri      el-Suyuti, vefatı 911 hicri, “Câmi’us-Sağiyr” kitabında, c: 1, s: 656
  6. Şihabuddin Ahmed bin Muhammed bin Ali el-Heytemi,      vefatı 926 hicri, “Sav’ik el-Muhrika” kitabında, s: 148
  7. İbin Necim el-Mısriy, vefatı 970 hicri,      “El-Bahr’ul-Raik” kitabında, c: 2, s: 78
  8. Muttaki Ali bin Husameddin el-Kureyşi el-Hindi,      vefatı hicri 977, “Kenz’ul-‘Ummâl” kitabında, c: 2, s: 78, 270
  9. Zeynuddin Abdurrauf bin Tacul-Arifin el-Munavi,      vefatı 1031 hicri, “Faydul-Kadir” kitabında, c: 3, s: 725; c: 5, s: 25
  10. Suleyman bin İbrahim el-Kunduzi el-Hanefi, vefatı      1294 hicri, “Yenabi’ul-Mevedde” kitabında, c: 2, s: 434