Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in, Allah’ın duası ve selamı ona ve tertemiz Ehli Beytine olsun, huzurunda ashaptan dört kişi arka arkaya ayağa kalkıp imamı Ali efendimizi şikâyet ettiler. Ashabın imamı Ali efendimizi peygamber efendimize şikâyet etmelerini isteyenler ve körükleyenler de ashaptandı. Peygamber efendimiz, imamı Ali efendimiz hakkında arka arkaya yapılan bu şikâyeti duyduktan sonra sert bir şekilde ashabına karşı buyurdu ki:
“Ali’den ne istiyorsunuz? Ali’den ne istiyorsunuz? Ali’den ne istiyorsunuz? Ali benden sonra bütün müminlerin (benim elçiliğime inanmışların ve benim söylediklerimi kabul edenlerin) üzerinde emir ve yetki sahibidir.” (1*)
Bu olay en itibarlı ve en önemli hadis kaynaklarında aktarılmıştır. Bunun doğruluğunun kanıtını “kaynaklar” başlığı altında vereceğim.
Bu olayda iki mesele çok önemlidir. Birincisi, ashabın içinde birçok kişinin imamı Ali efendimize karşı kin ve nefret beslediği gerçeğidir. İkincisi, ashabın çoğunluk olarak peygamber efendimizin imamı Ali efendimiz hakkında bu hadisi şerifle buyurduğunu kabullenmedikleri ve ona bu hususta itaat etmedikleri gerçeğidir. Bunun doğruluğunu elimizde mevcut olan ve itibar ettiğimiz tarih kaynakları kanıtlamaktadır.
Müslümanların ana kaynaklarında aktarılan ve şüphesiz doğru olarak kabul edilen bir hadisi şerifte, peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Ali’yi ancak mümin olan sever ve Ali’den ancak münafık olan nefret eder!”
Ashabın imamı Ali efendimizi şikâyet etmeleri, imamı Ali efendimize yönelik göstermeleri gereken sevgiyle bağdaşamaz. Nitekim iman edenler, peygamber efendimizin elçiliğini kabul edenler, imamı Ali’yi şüphesiz olarak severler. Bu sevgilerini de yaşamın içinde belli ederler.
Ashabın, imamı Ali efendimizi şikâyet etmeye yönelik haklı sebepleri olsaydı, onların bu şikâyetlerine peygamber efendimiz sert bir şekilde cevap vererek karşı çıkmazdı.
Müslümanların ana kaynaklarında mevcut olan hadisi şeriflerde, Ashabın çoğunluk olarak peygamber efendimize karşı itaatkâr olmadıkları şüphesiz ve doğru bir şekilde aktarılmıştır. Bu gerçeği kanıtlayan ayeti kerimeler de Kuran’ı Kerim’de mevcuttur.
Peygamber efendimizin hakkıyla imamı Ali efendimizi övmesini ve yüceltilmesini, ashabın çoğunluğu kıskançlık ile karşılamış ve bunun neticesinde ashabın çoğunluğunda imamı Ali’ye karşı düşmanlık oluşmuştu.
Peygamber efendimiz, kendisinden sonra imamı Ali’nin ashabın üzerinde emir ve yetki sahibi olduğunu şüphesiz bir şekilde açıklamıştır. Peygamber efendimizin hayatında ve huzurunda imamı Ali efendimizin hakkı olan yüceliğine ve övgüsüne tahammül edemeyen bir topluluk, peygamber efendimizin vefatından sonra buna nasıl tahammül edebilirdi?
Peygamber efendimizin vefatından sonra, halifelik konusunda ashap arasında gerçekleşen ihtilaf ve düşmanlıklar, ashabın çoğunluk olarak peygamber efendimizin beyanlarına uymadıklarından kaynaklanmıştır. Ashabın çoğunluğu, Peygamber efendimizin vefatından sonra imamı Ali efendimizi onların üzerinde emir ve yetki sahibi olarak kabul etmediler. İmamı Ali efendimizi kıskandılar ve ona karşı muhalefette bulundular. Hâlbuki peygamber efendimizin emir ve yetki sahipliğini kabul ettikleri gibi, onun vefatından sonra imamı Ali efendimizin de emir ve yetki sahipliğini kabul etmeleri gerekirdi. Ashabın çoğunluğu bunu kabul etmediği gibi, ashabın yolunu takip edenler halen bu gerçeği kabul etmiyorlar. Şanı yüce Allah müminleri, yani peygamber efendimizin bütün getirdiklerine ve buyurduklarına inanmış ve bunu kabul etmiş olanları tarif ederken şöyle buyuruyor:
“Bize söylenenleri işittik ve itaat ettik, derler.” (Bakara suresi: 285)
Mümin olanlar, peygamber efendimizin buyurduklarını kabul edenler ve peygambere bu hususta itaat edenlerdir.
Şanı yüce Allah, peygamber efendimize ve etrafında yaşayan Müslümanlara apaçık ve şüphesiz beyanlar buyurmuştur:
“Ey elçim Muhammed! Etrafındaki Müslümanlara (Ashabına) de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana itaat ediniz, size buyurduklarımı ve önerdiklerimi kabul ediniz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Ey elçim Muhammed etrafındaki Müslümanlara (Ashabına) de ki: “Allah’a ve elçisine (peygamberi Hz. Muhammed’e) itaat edin.” Eğer itaat etmezler, yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, inkârcıları sevmez.” (Âl-i İmran suresi: 31-32)
“Kim peygambere (Hz. Muhammed’e) itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiştir. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.” (Nisa suresi: 80)
“Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve Peygamberine (Hz. Muhammed’e) çağrıldıkları zaman mümin olanların sözü: “İşittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte bunlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. Kim Allah’a ve Peygamberine (Hz. Muhammed’e) itaat ederse ve Allah’a saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, işte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.” (Nur suresi: 51-52)
Ayetlerden örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’e itaat etmek, şanı yüce Allah’a itaat etmektir. Peygamber efendimizin buyurduğunu inkâr etmek, şanı yüce Allah’ın buyruğunu inkâr etmektir. Peygamber efendimizin buyurduğu apaçıktır ve herkesin anlayacağı şekildedir. Peygamber efendimizin bu buyruğuna göre, Peygamber efendimizden sonra ümmetin üzerinde emir ve yetki sahibi imamı Ali efendimizdir. Müminler: “Bunu işittik ve itaat ettik” demekle yükümlüdür.
(1*) Sünni kaynaklar: